Ankara Barosu’nun ekim ayında gerçekleştirilecek genel kurulu öncesi Demokratik Sol Avukatlar Grubu’nda (DSAG) aday adaylık süreci bugün gerçekleştirilecek ön seçim ile tamamlanacak. En yüksek oyu alan isim, grubun Ankara Barosu başkan adayı olacak.
10’u aşkın ismin adaylığı açıkladığı ön seçimde, bazı adayların çekilmesi nedeniyle ikisi kadın toplam 6 isim yarışacak. Bu isimler arasında eski CHP milletvekili ve 29 Ekim Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan, Erinç Sağkan’ın Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı seçilmesinin ardından Ankara Barosu başkanı olan ancak kısa süre sonra istifa eden Kemal Koranel, Veysel Kırıcı, Mustafa Köroğlu, Deniz Aksoy ve Hava Orhon bulunuyor. Adaylar gerekçelerini Cumhuriyet’e açıkladılar.
– Şenal Sarıhan: Adalet sisteminin ulaştığı noktada, barolarımızın daha etkin bir mücadele vermesi gerektiği; adil bir toplumun aynı zamanda barış, kardeşlik ve çağdaşlık içinde bir toplum olacağı inancı içindeyim. En önemli ihtiyacımızın ülkenin demokratikleşmesi ölçüsünde hukukun da demokratikleşmesi olduğunu düşünüyorum. Baroların temel sorumluluğu, savunma ayağının, avukatın güçlendirilmesi, bağımsız savunmanın tesis edilmesidir. Giderek baskı altına alınan ya da kendini baskı altında gören, bu sebeple sessizliğe bürünmüş bir yapı daha aktif, insan haklarına dayalı hukukun inşası konusunda daha etkin bir mücadele vermeli. Barolara düşen yığınla görev var: Laik hukuk kemiriliyor, mahkeme kararlarına uyulmuyor, uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal ediliyor, bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı şekilde çıkılıyor.-
– Deniz Aksoy: Ülkede inanılmaz bir tek adam rejimi var. AİHM, AYM kararları uygulanmıyor. Ülkenin hukuk adına yargısı gün geçtikçe siyasallaşıyor. Bu nedenle daha etkin, sesini çıkaran barolar gerekli. Ayrıca meslektaşlarımızın çok ciddi ekonomik sorunları var. Genç avukatlar zor durumda. Baroların mali yapısı bozuldu. Ankara Barosu, iflasın eşiğine geldi. Mesleğe yeniden saygınlığını kazandırmak, daha etkin ve güçlü bir baro oluşturmak, Ankara Barosu’nun mali yapısını da düzeltip, meslektaşlarına hizmet eden bir baro haline getirmek için adayım.
– Veysel Kırıcı: Ülkemiz siyasetinde olduğu gibi baromuzda da son dönemlerde yönetim kişilere bağımlı hale geldi. Avukatlık mesleği ekonomik, itibar olarak her geçen günü geriye giderken, stajyer avukatlar insan haklarına aykırı bir düzen içinde varlık mücadelesi verirken, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına her gün yeni bir darbe vurulurken, bugün Ankara Barosu’nun gereksiz tartışmalar içerisinde taht kavgalarıyla, istifalarla gündeme gelmesini kabul edemiyorum. Muammer Aksoy’lar, Erdal Merdol’lar, Özdemir Özok’lar gibi cesur mücadele örneklerinin başkanlığını yaptığı Ankara Barosu, İnsan Hakları Kurulu’nun hazırladığı işkence raporunu açıklayamaz hale geldi. Katılımcı bir baro anlayışına çok acil ihtiyacımız var.
– Mustafa Köroğlu: Mesleğimiz ve baronun geleceği konusunda önemli bir karar verilecek. Ankara Barosu’nun son dönemde sürekli anıldığı yönetimsel yanlışlıkların ve üzerindeki vesayet algısının sona erdirilerek, baronun gerçek sahipleri olan avukatları tarafından hep beraber yönetileceği büyük bir meslek örgütü olması arzusundayız. Cumhuriyetin, Atatürk ilke ve inkılaplarının her zaman bekçisi olmuş bu kurum, yeniden Başkent barosu olmalı. Mücadele etmekten başka çaremiz yok. Bu ülkenin insanları ve özellikle gençleri özgürce seslerini duyurmak ve sadece yaşamak istiyor. Bu seçimde de gelip gereğini yapacaklar. Çünkü onların umuduna, sesine ve hayallerine ihtiyacımız var.
– Hava Orhon: Hem cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023’te Ankara Barosu’nu bir kadın başkanın temsil etmesi inancıyla hem de baro tecrübemin gelecek arkadaşlara aktarılması, kurumsal hafızanın oluşturması için aday oldum. Başkent barosu, kurumsal çizgisinden uzaklaştı. Kurum olarak güçlü olmak için güçlü kurullar, örgütlü yapı ve avukatların güçlü aidiyeti gerekiyor. Yargının siyaset eliyle dizayn edildiği bir ülkede, baronun üzerine fazlasıyla yük düşüyor. Hem insan hakları mücadelesinde hem hukukun üstünlüğünde hem de yargı bağımsızlığının sağlanması konusunda baronun sorumluluğu ve yasadan kaynaklanan görevleri var. Başkent barosu, yurttaşlara, güvence olduğunu hissettirmeli.